13 Ağustos 2012 Pazartesi

Venedik deki Kardeş GÜVERCİNLER

İstanbul tutkunu bir çoğumuzun yolu mutlaka  Eminönü Camii nin avlusuna düşmüştür. Sizlere caminin içerisini belki başka bir yazıda anlatacağım. Ama bu gün size 7 den 70 e herkesin zevkle yem verdiği güvercinlerden bahsedeceğim.
Öncelikle caminin tarihini anlatmalıyım ki hikayede kaybolabilesiniz.
Safiye Valide Sultan Sofia Baffo veya Cecilia Sophia Baffo adıyla 1550 li yıllarda Venedik'te dünyaya geldi. Çok zengin bir ailenin tek kızıydı. Babası vali olan Cecilia, yaşamış olduğu döneme göre çok iyi bir eğitim almıştı. Henüz onlu yaşlardayken Akdeniz'de gemiyle yapılan bir seyahat sırasında Osmanlı korsanları tarafından kaçırıldı. Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul'da bir köle pazarında buldu. Cecilia'nın güzelliği III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan'ın kulağına kadar geldi. Nurbanu Sultan, Safiye'yi görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı. İki yıl süreyle haremde eğitim gören Cecilia'nın adı, Safiye olarak değiştirildi. On yedi yaşında III. Murat'a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat'ı kendisine âşık etti.
III. Murat karısı Safiye yi çok seviyordu. Tüm cihan onun emri altında iken III: Murat karısı Safiye sultan ın emrinde idi. Safiye memleketini çok özlüyordu ve padişah bunun farkındaydı. Onun bu özlemini denizin hemen kenarında aynı Venedik te ki gibi bir eser yapmak istedi. Yere karar verildi ve İnşaat sonuçlandı. Fakat Safiye Sultan’ın gözlerinde istediği ışıltıyı göremeyince Venedik San Marco Meydanından 150 çift güvercin getirtti. Artık sultanın gözleri parıldıyordu. Çünkü memlekitinin Venedik in tüm hatıraları yanındaydı. Artık kocası III. Murat ı daha çok seviyordu…


Bilmem ama Venedik te San MARCO Meydanında güvercinlere yem verdiniz mi?      Hani yurt dışında bir Türk görürseniz nereli olursa olsun heyecanlanırsınız ya; San Marco daki güvercinler de sizin sevgili sultanları Cecilla nın kalan ömrünü sonlandırdığı ülkeden geldiğinizi anlamışlar gibi sizlere ayrı bir alaka gösteriyorlar.  Eğer yolunuz düşerse oradaki güvercinlerin kardeşlerinin İstanbul da Eminönü Camisinin avlusunda sizden darı bekleyen güvercin olduklarını unutmayın.eminönü ne gitmişken de onlara Venedikteki kardeşlerinden de selam söylemeyi unutmayın.

12 Ağustos 2012 Pazar

MALDİVler


 
         Maldiv ler; dünyanın en güzel destinasyonları arasında belki ilk üçtedir.  gidip geldiğinizde size sorulan ilk soru gerçekten kartpostallarda veya internetteki resimlerdeki gibi mi görüldüğü olacaktır. ve sizin cevabınız; kesinlikle .... fazlası var eksiği yok olacaktır.
          İstanbul dan giderken Duty Free ye muhakkak uğramak gerekiyor. Avrupa nın en ucuz gümrüksüz alışveriş bölgesi. tabiî ki alışverişlerinizi dönerken yapmanızı tavsiye ederiz. eğer yüklü bir alışveriş yapıp bunu kredi kartına taksitlendirecekseniz  gidişte 2 , dönüşte 6 taksit yapılıyor....



             haydi uçağa binelim... 
             Maldivlere Türkiye den 2 farklı uçuş var. Qatar Airlines ve Emirates. İkisi de uzun soluklu uçuşlarda çok başarılı. Qatar Airlines biraz daha uygun.

          Yaklaşık 4 saat sonra  Katar'ın başkenti DOHA ya iniyorsunuz. hani ilkokuldan itibaren öğretilir ya çöl iklimi için sabahları çok sıcak , akşamları çok soguktur; bunu gercekten yaşıyorsunuz. Arap Yarımadasının en sıcak yerlerinden biri olan Doha da aktarma için 5-6 saat beklerken çöl soğuğunu derinden hissediyorsunuz. Gündüz 40-45 derece olan sıcaklık akşam saatlerinde 10 derecelere kadar düşüyor.
         Doha havaalanındaki duty free daha gitmeden elektronik cihazların ucuzluğu ile nam salmış bir alışveriş bölgesi içeriyor. Türkiye ye göre %35-40 daha ucuz.
Adamlar ayna yerine sony kameraları kullanıyorlar :) 


Katar çoook zengin bir ülke . Haliyle duty freesinde verilen hediye de kendilerine göre oluyor.
Evet sonunda 6 saatlik aktarmamız bitiyor ve 4,5 saat daha uçuyoruz. Tabiri caizse perişan oluyoruz. Alışık değiliz bu kadar uzun uçuşlara. Allahtan uçaklar konforlu da tahammül edilebiliyoruz. Birde tüm bu sıkıntıların peşine cennette olacağımız için ses çıkaramıyoruz. Sabahın erken saatlerinde okyanusun ortasında adalar görünmeye başlıyor...















                                       Ve karşınızda Male ve İbrahim Nasır Havaalanı

MALE







Havalimanında bu koca uçak bu küçük havalimanına nasıl indi derken direksiyonu sağda servisler bizi meşhuur deniz taksilerinin durağına götürdü.








          Maldivlerde ortalama 1200 küçük adacık mevcut.  her ada da bir tesis bulunmakta. Ama bazı büyük adalarda bir kaç tesis bulunabiliyor ama bunlar çok makbul karşılanmıyor.  Male ye yakın olan adalara ulaşım yatlarla , uzak olan adalara ulaşım ise deniz uçağı ile sağlanmakta.

       Yaklaşık 1,5 saatlik bir uçuşla Medhufushi İsland Resort'a ulaşıyoruz.
Uçağımız tesisin önünde süzülerek okyanusa süzülürken havada geçen 10 saat  7 saatlik aktarmanın tüm yorgunluğu gidiyor.

Sizi ilk içerken ne olduğunu anlayamadığınız taze ferah tropikal bir kokteylle karşılıyorlar. Fresh aromalı soguk bir havlu da verip ferahlamanıza yardımcı oluyorlar. Tesis hakkında kısa bir bilgi ve doğru odalara. tesiste iki tür oda var. ada üstü ve su üstü villalar. Tabiki böyle bir yere gidildiğinde su üstü villalar da kalınmasını şiddetle öneriyorum.


      Maldivler destinasyonu genelde balayı konseptli sunumlar sunuyor size . Turkiye deki bir otelde balayı konsepti istediğinizde sizden evlilik cüzdanı isterlerken burda böyle bir sorgu mekanizması yok. Dolayısı ile balayı konseptinin şirin süprizlerinden faydalanabilirsiniz.
     Her bölgenin damak tadı farklı olduğu gibi bu bölgenin yemek kültürü bizim damak tadımıza pek uygun değil. Allah dan müslüman ülke de ne yediğini bilebiliyorsun. yemekler çok başarılı olmasa bile meyveler ve kokteylleri on üzerinden onbirlik.

          Yemeyi içmeyi bırakalım gelelim bu yeryüzü cennetine. Okyanus ortasında kırılan mercanlar tarafından oluşan bembeyaz kumsallar; turkuaz renginden laciverte kadar her mavi bir deniz; adadaki tropikal ağaçlar her renk yeşil ve okyanusun enginliği. Hakikaten yeryüzü cenneti. kaldığınız su üstü villaların balkonunun manzarası dehşet.


    

   








         Adanın kumsalını boydan boya tüm adayı dolaşacak şekilde 20-25 dakikada yürüyerek dolaşıyorsunuz.




bir tropikal adada bence olmazsa olmazları arıyor gözlerim;
       Öncelikle eğilmiş bir tropikal ağaç hayalim verdı görmek istediğim. o da ne işte... hemde danın en güzel köşesinde...



adayı turlarken köşeden size bakan bir RANGO...

yengeçler ve deniz kabukluları bizim misafir olduğumuz bu adanın ev sahipleri.  Hani bizim sahillerimizde deniz kabuklarını alır evlerimize götürürüz ya hatıra diye. burda böyle bir şeye vicdanınız elvermiyor. hangi deniz kabuğunu elinize alsanız içinden meraklı ve korkak bir yaratık çıkıp size bakıyor. Sizde biraz ürküp biraz acıyarak onu yerine bırakıyorsunuz.








                                      
        Okyanusun olmazsa olmazlarından biri de balıkçıl kuşlar. Fırtınada belliki yorulmuş ve gideceği rotayı hesaplıyor. erişkin bir leyleğin bir buçuk katı büyüklükte.


med-cezir yada gel-git olayı. belkide hiç bir yerde bu kadar etkileyici olmuyor. sabah balkonunuzun 1. basamağında olan okyanus akşam saatlerinde 6-7. basamaklara kadar yükseliyor. bunu hint okyanusunun tamamı olarak düşününce hakikaten ürkütücü.
          Belkide ömrü hayatınızda çok fazla gün batımı ve ya gün doğumu izlemişsinizdir. Ama odanızın ön cephesinden gün batımı arka cephesinden gün doğumu izleyebileceğiniz çok yer yoktur herhalde..

gündoğumu

günbatımı





                Eğer balayı için burayı keşfedememişseniz yada imkanınız olmamışsa beli bir süre sonra mesela evliliğinizin 5. 10. yılında nikah tazelemek isterseniz yine burası güzel bir destinasyon. biraz pahalı olabilir ama imkan varsa yapılabilir. böyle bir seremoni için ortalama 1000-1500 doları gözden çıkarmak gerekiyor. sonunda isimlerinizi adayayazarak sizi ölümsüzleştiriyorlar...

Yüz ölçümünün %2-3 ü kara gerisi deniz olan bir bölgenin tabiki su altı zenginlikleri tahmininizin ötesinde güzel oluyor. Aklınıza gelmeyecek kadar güzellikte ve çeşitte balıklar, mercan adaları, kaplumbağalar ve deniz kabukluları. bölgede resif köpek balıkları var ve gerçekten çok asil bir balık. adı korkunç olsada insana pek saldırmıyormuş. bölge halkı daha çok bizi ıstakoz için uyardı. her kes ama herkes sakın dokunmayın dedi. ya hakikaten tehlikeli yada yılda 1 cm büyüdüğü için yok olmasın diye bizleri uyardılar. bizlerde scuba dalış disiplinine sahip bireyler olarak; gördüğümüz güzellikleri bizden sonrakiler de görsün diye dokunmadık su altı güzelliklerine....


          Okyanus ortasında bir bölgede insanın korkması gereken belkide en önemli şey okyanusun ta kendisi. hep ya bir tusunami olursa diye aklınızın ucuna gelmiyor değil. Yada Muson fırtınaları. bölge yılın her mevsimi çok güzel .
hava birden fırtınaya dönebiliyor...

 Fakat kuzey yarım kürede sonbahar ve kışın ortasında yaz a gitmek ayrı bir güzel olsa gerek. biz temmuz ayında gittik ve musonlarla tanıştık. kısa periyotlu fırtınalar olsada ürkmedik değil. ama o da ayrı bir tecrübeydi.
           Maldivler önümüzdeki 50 yıl içinde küresel ısınma sonucu okyanusun derinliklerine gömüleceği ön görülüyor. Bu yüzden mutlaka görülmesi gereken bir destinsyon.
           Tesis seçimi yapılırken dikkatli olmak gerekiyor. En önemlisi bu işi yapan tur şirketlerine itibar etmek lazım.(PENİNSULA TOUR bu konuda başarılı ) Özellikle satış temsilcilerinin bu bölgeye en az bir kez gitmiş olması lazım. Sonuçta 1200-1300 tesis aynı denizi aynı kumları aynı güneşi kullanıyor. Birbirlerine olan üstünlükleri  ayrıntılarda gizli.
           Verdiğiniz her kuruşa değeceğini bilerek gönül rahatlığı ile gidebilirsiniz

       Ve her güzel şeyin olduğu gibi bir yeryüzü cenneti tatili son buldu. 6 gün içinde çekilen 4000 e yakın fotoğraf, ciltte hafif bir bronzluk ve çok güzel anılırla geri döndük. Gitmeden önce hep kafamızdaki merak ve dağınıklığın buraya gitmeyi planlayan sizler için bir ışık oluşturması ümidiyle.....